Avusturya'daki Stubai Buzulu’na ulaştığımızda çevremizi erime sesleri sarıyor. Bugün buzun kalınlığı bir veya iki santimetre azalabilir çünkü güneş parlıyor ve sıcaklıklar sıfırın çok üzerinde. Telesiyejden yavaşça yürürken, buzul bilimci Andrea Fischer bizi buzlu çamurdaki çukurlara ve çatlaklara dikkat etmemiz konusunda uyarıyor.
Burada, deniz seviyesinden 2.900 metre yükseklikte, iklim değişikliğinin etkileri açıkça görülüyor. Kayak istasyonu, kış turistleri tarafından kullanılan asansörler için gerekli olan buzu korumak için yamacın önemli bir kısmını plastik örtü ile kaplamış bulunuyor. Başka bir yerde ise su aşağıdaki vadiye akıyor ve her beş dakikada bir uzaklarda yamaçtan aşağı düşen kayaların uğursuz gürültüsünü duyuyoruz. Taşlar birini kolayca öldürebilir ve ziyaretçiler buradan uzakta tutuluyor.
Avrupa'nın en hızlı ısınan bölgelerinden biri olan Alpler'in bu bölgesindeki diğer birçok buzul gibi, bu buzul da 20 yıl içinde yok olacak.
"Bugün kar, buzulkar görmüyoruz, yeni buz oluşamıyor. Buzulun ortasında kayalar görünüyor. Buzul çok inceldi ve önümüzdeki birkaç yıl içinde tümüyle yok olacak," diyor Andrea.
O onlarca yıldır buraya geliyor ve uzun vadeli doğal döngülere bağlı olarak Dünya'nın iklimi daha sıcak olduğu için, uzak geçmişte durduğumuz yerin yakınlarında ağaçların büyüdüğünü teyit ediyor mutlulukla.
Ne var ki bugün olan şey, doğanın insan faaliyetine verdiği tepkidir. "Burada gördüğümüz bu değişim, 2000'den bu yana bu çok güçlü buzul geri çekilmesine yol açan insan yapımı iklim değişikliğinden dolayı, %100," diyor Andrea.
Avusturya Tirol'ünü ziyaretimiz, Kopernik İklim Değişikliği Servisi'nin Avrupa'nın en sıcak yazını yaşadığını gösteren verileri yayınladığı sırada gerçekleşti. Haziran-ağustos dönemi,küresel ölçekte şimdiye kadarki en sıcak dönem oldu ve sıcaklıklar 1991-2020 ortalamasına göre 0,7 santigrat derece arttı.
Yaz dönemi Batı ve Kuzey Avrupa'da ortalamadan daha yağışlı, Doğu Avrupa ve Akdeniz'de ise ortalamadan daha kuraktı.
Artan sıcaklıkların etkileri hakkında daha fazla bilgi edinmek için buzuldan aşağı iniyoruz. Bunun en geniş kapsamlı etkilerinden bir tanesi, eriyen buzulların ve çözülen donmuş toprağın kayaları öğütmesi ve küçük parçacıkların suyla birlikte aşağı inerek dağ akarsularındaki ince tortuları artırmasıdır.
Su neredeyse beyaz durumda ve “Gletschermilch” veya “Buzul Sütü” adını almış bulunuyor. Bu güzel görünüyor ancak akarsular üzerinde bulunan hidroelektrik barajların türbinleri ve su tüketen diğer sanayi tesisleri için büyük bir başağrısı. İnce toz ayrıca Alp kayalıklarındaki uranyum ve nikel gibi potansiyel olarak zararlı kimyasalları da içeriyor. Bunlar su kaynaklarını kirletebilir, bu nedenle yetkililer konsantrasyonlara sürekli dikkat ediyor.
2.500 metrenin üzerindeki donmuş toprakların çözülmesi son onyıllarda kaya kaymalarında artışa yol açtı. Burada bu tür olaylar her zaman oldu ancak artık daha sık ve öngörülemez hâle gelmiş bulunuyor.
Aşağı vadilerdeki turistler patikaların keyfini güvenle çıkarabilse de, Galtür köyündeki dağ kurtarma ekibinin başkanı iklim değişikliği ve özellikle de kardan yağmura geçiş olması nedeniyle yüksek rakımlarda durumun karmaşık olduğunu söylüyor.
"Eskiden daha güvenliydi çünkü çok daha fazla kar vardı. Bu, kar vadilerindeki tırmanma rotalarını veya acil iniş rotasını kaya kayması olmadan kullanabileceğiniz anlamına geliyordu," diyor Christian Walter.
"Bu artık söz konusu değil. Artık acil iniş rotalarını kullanmak mümkün değil çünkü o kadar çok kaya kayması ve gevşek moloz var ki artık güvende değilsiniz."
Bu gibi tehlikeler sadece birkaç on yıl sürebilir çünkü buzlar yok olduğunda bu dağlar yüksek irtifalarda bile toprağı sağlamlaştıracak yeşil bitkilerle kaplanacak.
Andrea Fischer'in dediği gibi, Alpler renk değiştiriyor: "Şu anda beyazdan koyu griye ve yakında yeşile dönüşmesi söz konusu. Uzaydan bile uzak sensörlerle Alpler’in yeşillendiğini görebiliyoruz. Tüm irtifa bölgelerinde yemyeşil olacak.”
treuronews