Mevsimsel saat değişikliğini durdurmak, büyük ölçüde siyasi sebeplerden ötürü kolay değil. 30 Mart Pazar günü, Avrupalılar saatlerini bir saat ileri alırken, yine bir saat kaybedecekler.
2018’de yapılan bir ankete göre, AB vatandaşlarının yüzde 84’ü bu uygulamaya karşı çıkıyor. Ancak halk desteğinin eksikliğine rağmen, saat değişikliği hâlâ yürürlükte.
Bilimsel çalışmalar, saat değişiminin vücudun güneş ışığı ile uyumunu bozarak uyku yoksunluğuna yol açabileceğini ve çeşitli hastalıkları tetikleyebileceğini gösteriyor. Ayrıca, uygulamanın temel gerekçesi olan enerji tasarrufu sağladığına dair iddialar da giderek daha fazla sorgulanıyor.
Zaman Kullanımı İnisiyatifi Direktör Yardımcısı Ariadna Güell Sans, Euronews’e verdiği demeçte, mevsimsel saat değişikliğinin artık enerji tasarrufu sağlamadığını belirtiyor:
"Yanlış olduğu kanıtlandı. Uygulama, internetin olmadığı ve enerji tüketiminin günümüzden çok farklı olduğu bir dönemde oluşturuldu, bu yüzden artık tasarruf sağlamıyor."
Avrupa Komisyonu, 2018 yılında sunduğu bir direktifle, iki yılda bir yapılan saat değişikliklerine son vermeyi önerdi. Avrupa Parlamentosu, öneriyi büyük bir çoğunlukla onayladı (410 lehte, 192 aleyhte, 51 çekimser oy). Ancak üye ülkeler arasında uzlaşma sağlanamadığı için süreç tıkanmış durumda.
AB, tek pazarın işleyişini korumak adına saat değişikliğiyle ilgili herhangi bir geçişin tüm ülkelerde eş zamanlı olmasını istiyor. Bu da hükümetlerin bireysel kararlar almasını zorlaştırıyor.
Litvanya Cumhurbaşkanı Gitanas Nauseda’nın bir danışmanına göre, ülke 2027’deki AB Konseyi başkanlığı sırasında konuyu yeniden gündeme getirmeyi planlıyor.
Avrupa Komisyonu sözcüsü, konuyla ilgili bir soruya verdiği yanıtta şu ifadeleri kullandı:
"Bugün hâlâ koordineli bir çözüme ulaşılabileceğine inanıyoruz. Üye devletlerin kendi aralarında bir karar vermesi en iyisi olsa da görüşmelerin yeniden başlatılmasını teşvik ediyoruz."
Değişikliğe son vermek sorunun sonu değil
Bununla birlikte, saatlerin değiştirilmesine son verilmesi, kış ya da yaz saati uygulamasına devam edilip edilmeyeceği konusunda bir karar verilmesi anlamına geliyor.
Zaman dilimleri her zaman siyasi kararlardan etkilendiği için bu aynı zamanda gerçek bir siyasi mesele durumunda.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya kendi saat dilimini işgal altındaki Fransa ve Benelüks ülkelerine (Hollanda, Belçika ve Lüksemburg) dayatırken, diktatör Francisco Franco İspanya'yı Adolf Hitler'in Almanya'sıyla aynı hizaya getirmeye karar vermişti.
Daha yakın bir tarihte Ukrayna Parlamentosu, Rusya'nın Ukrayna'da işgal ettiği topraklarda uyguladığı Moskova Standart Saati (UTC+3) ile yılın yarısında aynı hizaya gelmemek için yaz saati uygulamasına geçişi iptal etti.
Bu tür seçimler "güneş saati" olarak adlandırılan hizalamaya uymak zorunda değil.
Ariadna Güell Sans, "Doğal zaman dilimimizle mümkün olduğunca uyumlu olmamız gerekir. Basitçe söylemek gerekirse, saat 12 olduğunda güneşin günün en yüksek noktasında olduğu anlamına gelir," diye açıklıyor.
Batı Avrupa ülkeleri için durum farklı, çünkü saatleri güneş saatinden önemli ölçüde ileri. Bu durum, özellikle yaz aylarında, İspanya gibi ülkelerde günlük yaşamı derinden etkileyen geç gün doğumu ve gün batımına yol açıyor.
Bu nedenle Sağlıklı Bir Toplum için Zaman Kullanımı Girişimi, meridyenlere dayalı dört zaman dilimiyle köklü bir değişiklik yapılmasını öneriyor.
İngiltere, Fransa, İspanya ve Benelüks ülkeleri, mevcut Greenwich Ortalama Zamanı’na (GMT) karşılık gelen Batı Avrupa Zaman Dilimi’nde yer alacak. İrlanda ve Portekiz ise Azor Adaları Zaman Dilimi’ne dahil edilerek İzlanda ile aynı hizaya getirilecek ve mevcut saatlerinden bir saat geri olacak. Orta Avrupa ülkeleri ve Yunanistan, mevcut saatlerinden bir saat ileriye taşınırken, Baltık ülkeleri de dahil olmak üzere Doğu Avrupa iki saat ileri alınacak.
Ancak bu yeni düzenleme, yeni sorunları da beraberinde getirebilir. Örneğin, İrlanda ve Kuzey İrlanda farklı saat dilimlerinde yer alacak ve bu durum, muhtemelen siyasi gerilimleri tetikleyebilecek yeni bir tartışma yaratacaktır.Euronews