Avrupa’ya göç eden Türk işçilerin hikayelerini hepimiz duymuşuzdur. 1960’lı yıllarda kısa bir süre çalışıp para kazanarak ülkeye dönmek amacıyla yola çıkan gurbetçiler, zamanla bulundukları ülkelere yerleşti ve bugün Avrupa’da 5 milyondan fazla Türk yaşamaktadır. Bu süreçte entegrasyon mu yoksa asimilasyon mu yaşandığı tartışılabilir, ancak bugün ele almak istediğim konu, Avrupa’daki Türk işitme engellilerinin yaşadığı büyük sıkıntılardır.
Avrupa’da işitme engelli olmak başlı başına zorlu bir durumken, göçmen bir topluluğun parçası olarak yaşamak bu zorlukları katbekat artırmaktadır. İkinci, üçüncü ve hatta dördüncü nesil Türk işitme engelliler için en büyük sorunlardan biri dil ve kültür bariyeridir. 1960’lardan 2025’e kadar geçen sürede bu sorunlar azalmak yerine daha da büyümüştür.
Her ne kadar entegre olduklarını savunanlar olsa da, bizce bu asimilasyonun bir sonucudur. Çünkü işitme engelli bireylerin büyük bir kısmı, Türk İşaret Dili’ni bilmemekte ve tamamen yaşadıkları ülkenin işaret diline hâkim olmaktadır. Bunun en büyük sebebi, ailelerin Türk İşaret Dili’ni bilmemesi ve çocuklarıyla sağlıklı iletişim kuramamasıdır. Bu durum, çocukların Türk dilinden, kültüründen ve inancından kopmasına yol açmaktadır.
Resmî Kurumların Yetersizliği
Ne yazık ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin yurtdışındaki temsilcilikleri ve konsoloslukları, işitme engelli vatandaşlarımızın sorunlarına yönelik ciddi bir çalışma yapmamıştır. Avrupa’daki Türk engelli dernekleri de bu konuda yetersiz kalmıştır. Konferanslar ve toplantılarda defalarca dile getirdiğimiz bu sorunlara çözüm bulunamamıştır.
Özellikle işitme engelli ailelerinin kendi çocuklarıyla iletişim kuramaması, bireylerin yalnızlaşmasına ve toplumdan kopmasına neden olmaktadır. Avrupa’da entegrasyon sağlayamayan bir Türk ailesinin işitme engelli çocuğu, tamamen yaşadığı ülkenin diline adapte olur, ailesiyle bağları kopar ve zorunlu bir asimilasyon sürecine girer.
Geçmişte... Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı ve Yurtdışı Türkler Başkanlığı ile projeler geliştirerek bu soruna çözüm bulmaya çalıştık. Ancak 15 Temmuz 2016’daki olaylar sonrası projelerimiz askıya alındı ve süreç durma noktasına geldi. Bugün hâlâ yetkililerden bu konunun önemini kavrayarak gerekli adımları atmalarını bekliyoruz.
Spor Alanındaki Başarılar ve Engeller
Olumsuzluklara rağmen, Avrupa’daki işitme engelli bireyler spor alanında büyük başarılara imza atmaktadır. Futbol, masa tenisi, yüzme, atletizm, kayak ve basketbol gibi bir çok branşlarda uluslararası arenada büyük başarılar elde etmişlerdir. Ancak, bu sporcuların Türk milli formasıyla yarışamaması bizleri derinden üzmektedir.
Türkiye’deki işitme engelliler spor federasyonlarıyla yıllardır iletişim halinde olup Avrupa’daki Türk işitme engelli sporcuların Türk Milli Takımı’nda yer alması için girişimlerde bulunduk. Ancak tüm çabalarımıza rağmen bir adım ileriye gidememenin üzüntüsünü yaşıyoruz.
Buradan tüm engelli spor federasyonlarına çağrıda bulunuyorum: Yıllardır süren çabalarımıza rağmen, Avrupa’daki Türk işitme engelli sporcularımızın ay yıldızlı formayı giymelerine engel olan yetkilileri kınıyoruz!
Son Söz
Bunca zorluğa rağmen umutlarımızı kaybetmiyoruz. İşitme engelli bireylerimizin Türk dili ve kültürüyle bağlarını koparmamaları için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.
Siz değerli okuyucularımıza, Almanya, Hamburg’dan sevgi ve saygılarımı iletiyorum.
Cemil Çelik
Avrupa Türk Engelliler Birliği Genel Başkanı