İngiltere Başbakanı Sir Keir Starmer'ın AB ile ilişkileri "yeniden başlatma" girişimi şimdiye kadar pek bir sonuç vermedi, ancak ABD ile bir anlaşmaya varması mümkün olabilir. Donald Trump Pazar günü BBC'ye AB'ye "kesinlikle" gümrük vergileri koyacağını söyledi. Ancak aynısını Britanya'ya da yapabileceğini ima ederken, "Bunun çözülebileceğini düşünüyorum. Başbakan Starmer çok nazik davrandı." diye ekledi. Trump, tesadüfen, son zamanlarda Starmer'a karşı da çok nazik davrandı. Ocak ayının sonlarında başbakanın "çok iyi bir iş çıkardığını" söyledi. Bu, Starmer'ın hapse atılması çağrısında bulunan Trump'ın yakın müttefiki Elon Musk'ın tam tersidir . Britanya tuhaf bir aşk üçgeninin içinde sıkışmış durumda. Starmer, AB'ye yeniden katılmaya çalışıyormuş gibi görünmeden olabildiğince yakınlaşmak istiyor. Annesi İskoçya'da doğan ABD başkanı, Britanya'ya olan ilgisinin sinyalini veriyor; Britanya, ister kabul etsin ister etmesin, ilgiyi seven bir ülke. Ancak Trump, Starmer'ın ilgisinin nesnesi olan AB'ye düşmanca davranıyor. Başbakan, Brüksel ve Washington'dan ihtiyaç duyduğu desteği nasıl alacağına karar vermeli. Seçenekleri aslında oldukça iyi. Brüksel, Starmer'ın kırmızı çizgilerini vurguluyor Britanya'nın merkez sol İşçi Partisi'ni yöneten Starmer, Trump'a fısıldayan biri olması pek olası değil. Ancak artık AB'nin bir parçası olmayan büyük bir İngilizce konuşulan ekonomiye başkanlık ediyor ve bu da ona ticarette tek taraflı hareket etme olanağı sağlıyor. Transatlantik düşünce kuruluşu Alman Marshall Fonu'nun siyasi analisti Ian Lesser, Trump'ın "İngiltere'nin üniter bir aktör olduğunu daha iyi anladığını ve Avrupa Birliği ile müzakerelere sıcak bakmadığını" söyledi. Lesser, Euractiv'e verdiği röportajda, "Çok uluslu bir kuruluşla müzakere etme fikrinden hoşlanmıyor" dedi. Lesser, Trump'ın İtalya Başbakanı Giorgia Meloni gibi bazı AB liderleriyle yakınlık hissedebileceğini ancak "özellikle ticaret konularında AB'nin muhatap olduğunu ve bunun Trump'ı rahatsız ettiğini düşünüyorum" dedi. Trump'a karşı adil olmak gerekirse, AB Starmer için de idare edilmesi zor bir konu. İngiltere'nin AB ile bir ticaret anlaşması var, ancak başbakan daha yakın bir ilişki istediğini söylüyor; ancak bunun Avrupa tek pazarına veya gümrük birliğine yeniden girmeyi veya serbest dolaşımı yeniden sağlamayı içermemesi gerekiyor. Bununla ilgili birkaç sorun var. Birincisi, AB-BK Ticaret ve İşbirliği Anlaşması'nın (TCA) halihazırda çok kapsamlı olmasıdır. Bu, Starmer'ın, Brüksel'in "eşit şartlar" olarak adlandırdığı şeyi garanti altına almak için, bazı İngiliz düzenlemelerini AB düzenlemeleriyle uyumlu hale getirmeden buna bir şeyler eklemesinin zor olacağı anlamına geliyor. Mevcut TCA'da bunun bile bir tehlikesi var. Bir diğeri de AB'nin istediği şeyler var ve onlar da Starmer'ın kırmızı çizgilerini zorluyor. Örneğin, Brüksel 18-30 yaş aralığındaki tüm Avrupalıların dört yıla kadar İngiltere'de özgürce yaşamasını ve çalışmasını istiyor . Londra bu fikri olabildiğince sulandırmak istiyor çünkü birçok İngiliz için bu, hafif serbest dolaşım gibi duyulacak. ABD ile ticaret anlaşması için İngiltere 'en iyi konumda' Ancak İngiltere'nin ABD ile serbest ticaret anlaşması bulunmuyor, bu da teoride hem Starmer hem de Trump için baştan itibaren çok daha fazla olasılık olduğu anlamına geliyor. Lesser, Starmer'ın Trump ile yeni bir anlaşma yapmasının daha kolay olacağını, çünkü Brüksel ve AB'nin 27 üye ülkesinden farklı olarak Washington'ın "daha geniş bir uzlaşıya ihtiyaç duymaması ve bunun daha az teknik bir müzakere olması" gerektiğini söyledi. Benzer şekilde, lobi grubu British American Business'ın yöneticisi Emanuel Adam da Washington'ın bakış açısından Londra'nın çok daha olası bir ihtimal olduğunu savundu. "İngiltere şu anda açık ara en iyi konumda. O aşamada ABD ile AB arasında bir anlaşmanın mümkün olacağını düşünmüyorum," dedi Adam Euractiv'e. Brüksel'in son birkaç yıldır Londra ile sıkı bir pazarlık içinde olması gibi, Trump'ın Starmer'dan talepleri de muhtemelen sadece ticaret engellerinin düşürülmesinin ötesine geçecek. "Geçmişte İngiltere'den Çin'e yönelik yaklaşımında ABD'yi takip etmesini, ithalat yasakları başlatmasını, daha güçlü yurtdışı yatırım taramaları yapmasını vb. istemişti. Bunun tekrar gerçekleşeceğini kolayca görebiliriz" dedi Adam. İngiliz hükümetinin "bunun üstesinden nasıl geleceğini bileceğini" söyledi. Teknik olarak, İngiltere ve ABD 2020'den beri serbest ticaret anlaşması için müzakere ediyor. Görüşmeler, Trump'ın ilk başkanlık döneminin sonuna doğru, Boris Johnson başbakanken başladı. Ancak Ocak 2021'de görevi devralan Biden döneminde çok az ilerleme kaydedildi. "Birleşik Krallık, ABD'nin müzakere ettiği son ticaret anlaşmalarından biriydi," dedi Adam. "Birleşik Krallık, esasen Trump'ın tamamlanmamış olarak geride bıraktığı anlaşmaydı." Ancak Biden, ticareti "kendisinin ve ABD'nin daha geniş küresel hedeflere ulaşmasına yardımcı olacak ilişkiler kurmanın bir yolu" olarak görüyordu. Adam, bunun ticaret şefi Katherine Tai'nin "daha geleneksel bir ticaret politikası" izlemesini zorlaştırdığını söyledi. Trump'ın şehre geri dönmesiyle "bu durum açıkça tersine döndü." 'Onlar arasında seçim yapmıyoruz' Starmer, hem AB hem de ABD ile iyi geçinmek istediğini söylüyor . Pazartesi günü Brüksel'de düzenlediği basın toplantısında "Bu ilişkilerin her ikisi de bizim için çok önemli" dedi. "İkisi arasında seçim yapmıyoruz." Hiç kimse gerçekten bunu yapması gerektiğini söylemedi. Cevap verdiği BBC muhabiri, hangi ilişkiyi seçeceğini değil, AB sıfırlama politikasını "Başkan Trump'ı kendi tarafında tutmak için" "sulandırıp sulandırmayacağını" İki önceliğin arasında gerginlik yaşanması riski bulunduğunu söyleyen Adam, ancak Whitehall yetkililerinin, aralarında çatışma yaşanmaması için şimdiden çalışmalara başladıklarını da sözlerine ekledi. "İngiltere hükümeti şu anda sahip oldukları seçeneklere bakmak için çok fazla özen gösteriyor," dedi Adam Euractiv'e. "Hükümet, doğru dengeyi nasıl sağlayacağına bakmak zorunda kalacak." kaynak: https://www.euractiv.com/section/politics/news/britains-weird-love-triangle/ eutactiv