Panele CHP Bursa İl Kadın Kolları Başkanı Aysel Okumuş, CHP Bursa Örgütlerden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Cemile Boncuk, CHP Nilüfer ilçe Gençlik Kolları Başkanı Ata Erk Şanlı, Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Sibel Özer ve meclis üyeleri katıldı.
Panele konuşmacı olarak; Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim, Avukat Nevin Palacıoğlu Canbaz, Uzman Psikolog Uğur Kartum katıldı. Panelin moderatörlüğünü Gazeteci Yazar Özge Demir yaptı.
Nilüfer Belediyesi’ne katkılarından dolayı teşekkür eden Başkan Şebnem Köroğlu; “toplumun kanayan yarası olan bu konuya dikkat çekmeye devam edeceklerini” söyledi. Başkan Köroğlu; “Bugün kadına kalkan elleri kırmaya yemin eden biz sosyal demokrat kadınlar sokaklarda haykıra haykıra bunu başaracağız! Kadına, çocuğa, sokak hayvanlarına orantısız olarak giderek çoğalan bu şiddeti ancak siz cesur kadınların yürekleri durdurabilir! Kadınları katleden, şiddete ve istismara maruz bırakan zihniyetin ve yaşadığımız her türlü şiddetin karşısında birbirimizden aldığımız güç ile dimdik ayaktayız ve olmaya devam edeceğiz. Haklarımız, hayatlarımız için mücadele ve dayanışmaya devam edeceğiz.” dedi.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim; ” Tarihin en gerici meclisi oluştuysa eğer, en ileri örgütlenmeyi hayata geçirmek zorunluluğumuz var.
ÇAĞ DIŞI ZİHNİYETLERİN YER ALDIĞI BİR MECLİSİN SONUCU: Özgürlüklerimiz için, laiklik için ve bu gerici kurulmuş olan Meclis’te dile getirilen, kadın cinayetleri artarken kadınları koruyan 6284 sayılı kadına şiddetten koruyan yasaya, can simidimiz dediğimiz yasaya karşı yasama organında, Meclis’te buna karşı konuşma gerçekleştirebiliyorlar. Örneğin; Yeniden Refah Partisi milletvekili, ‘6284’teki toplumla uyuşmayan yönlerini ayıklayacağız’ diyebiliyor. Yasama organında bunu diyebiliyor. ‘Yasalara ihtiyacımız yok kadınları korumak için’ bunu söylüyor. ya da her gün kadınların nerede kiminle ne yaptığıyla ilgili düşünün ki öldürülen kadınların dahi hayatlarını sorgulayıp, kıyafetlerini sorgulayıp, kararlarını sorgulayıp bu şiddetin ve cinayetlerin cinsel saldırıların bir sebebiymişçesine anlatmaya çalıştıklarına ilişkin söylemleri hala duyuyoruz. Hatta bu oluşan gerici ve çağ dışı zihniyetlerin yer aldığı Meclis’in bir sebebi ve sonucu olarak artık sosyal medyada bu yönüyle gerçekleşen saldırılar artmış durumda. Bir kadın cinayeti olduğu zaman bile onunla ilgili paylaşımların altına, ‘İşte süresiz nafaka alıyormuş. O yüzden öldürüldü. Sebebi budur. 6284 yüzünden bu kadın öldürüldü. ya da o tip erkeklerle birlikte olmasalar başlarına bunlar gelmezdi. Zaten o yolun yolcusuydu’ gibi cümleleri çokça duymaya ve görmeye başladık.
ÖZGÜRLÜKLERİMİZ TEHDİT ALTINDA: Özgürlüklerimiz tehdit altında. Sokaklarda özgür gezebilmemizden tutun da ne giyeceğimize kadar mesele haline getirmiş durumdalar. Kadınların şahitliğinin dahi kabul olmayacağını ileri sürme cesaretini ortaya koyuyorlar. Karma eğitime laf ediyorlar. Laiklik tehdit altında, özgür yaşamlarımızla birlikte laiklik de tehdit altında. Bunların bütün haklarımıza yönelik saldırılar olduğunu düşünüyoruz. O yüzden laiklikten bahsederken, özgürlükten bahsetmek durumundayız. Özgürlükten bahsederken laiklik için mücadele etmek durumunda olduğumuzu görüyoruz. Karma eğitim var fakat bunun ortadan kaldırılması gerektiğini ileri sürüyorlar.
OKULLARDA GÖREVLENDİRİLEN İMAMLARDAN KİMİLERİNİN İSTİSMARDAN YARGILANIP TUTUKLANMIŞ KİŞİLER OLDUĞUNU DUYDUK: Bir diğer yanıyla sizler de görüyorsunuz. Bilimsel eğitimden uzak okullar söz konusuyken bunun güçlendirilmesi gerekirken ta kreşlere kadar ilkokullara kadar o okullarda mescitlerin kurulması Kur’an eğitimlerinin ücretsiz fakat dil eğitimlerinin ücretli verilmesi. ÇEDES protokolüyle birlikte okullara imamların görevlendirilmesi. Hatta o imamlardan kimilerinin arkadaşlar istismardan yargılanıp tutuklanmış olan kişiler olduğunun bile haberlerini alıyor durumdayız. Yani siyasal İslam’ın dayatılması, bir din tüccarlığının yapılması belli bir dini yaklaşımın belli bir yorumunun hayatlarımıza bir dayatma olarak getirilmesiyle karşı karşıyayız. Bütün argümanları bu yönde. Kendi değer yargılarına göre açıklamalar yapıyor durumdalar. ve bunlar artık sadece bu yobazların kendi değer yargıları olarak kalmaması riskiyle de karşı karşıyayız.
MEDENİ KANUNU TARTIŞMAYA AÇMAK İSTİYORLAR: Neyi kastediyorum? Bütün bunlara dayanarak kendi değer yargılarından yola çıkarak Medeni Kanun’u tartışmaya açmak istiyorlar. Nafaka hakkını tartışmaya açmak istiyorlar. Kadınların boşanma hakkını tartışmaya açmak istiyorlar. ve en önemlisi bir anayasa teklifinden bahsediliyor durumda. Seçimlerden önce de dile getirmişlerdi. İki maddesine ilişkindi. Bu öneri şu anda sivil anayasa denilerek sadece iki maddesi değil, bütün maddelerine ilişkin bir yeniden düzenleme teklifi. Bununla ilgili siyasi iktidarın görüşmeler yapacağıyla ilgili adımlar var. Her fırsatta bunu dile getiriyorlar. Bu konuda muhalefet partilerini de uyarmak istiyoruz. Bu oyuna gelmeyin. Evet, mevcut anayasada eleştireceğimiz çok yönler var. Hala bir darbe anayasasının sürüyor olması, her ne kadar çeşitli değişiklikler yapılmış olsa da eksiklikleri olduğunun farkındayız. Fakat bu siyasi iktidarla bir yeni anayasa masasına, düzenleme masasına oturuyor olmak demek birçok hakkımızın daha elimizden alacağı anlamına gelecektir.” dedi.