Bundan 30 yıl önce Çin'in başkenti Pekin, kadın hakları mücadelesinde yeni bir dönemin başlangıcı olarak müjdelenen bir toplantıya ev sahipliği yaptı.

Eylül 1995'te 189 ülkeden siyasetçiler, aktivistler, akademisyenler ve sivil toplum örgütleri kadınların güçlendirilmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için küresel bir eylem planı hazırlamak üzere Pekin'de bir araya geldi. Bu, Birleşmiş Milletler'in düzenlediği Dördüncü Dünya Kadın Konferansı'ydı.

Kadınların eğitim, sağlık, iş gücüne katılımı, karar alma mekanizmalarında yer alması gibi temel meselelerin masaya yatırıldığı toplantıdan son derece önemli bir metin çıktı: Pekin Beyannamesi ve Eylem Platformu. Bu deklarasyonla ülkeler, "cinsiyete dayalı ayrımcılık yapan tüm yasaları iptal etme" sözü verdi.

Ancak aradan geçen 30 yılda dünyanın önemli bir bölümünde kadınlar ve kız çocukları yasalar nezdinde halen erkeklerle eşit değil. Üstelik yasaların cinsiyet eşitliği ilkesiyle hazırlandığı ülkelerde bile kadınlara iş dünyasında, ev içinde ve sosyal yaşamda pratikte eşit koşullar sağlanmıyor.

Eşitlik örgütü Equality Now, "Sözler ve Eylemler: Pekin+30 İnceleme Sürecinde Hükümetleri Hesap Verebilir Tutmak" başlıklı yıllık raporunun altıncı baskısını 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nden kısa bir süre önce yayınladı. Raporda ülkelerin hukuki alanda kadın eşitliğine yönelik uygulamaları, yasaları ve eksikleri masaya yatırılıyor.

Verilere göre dünya genelinde kadınlar, erkeklere sunulan hakların ancak üçte ikisine sahip olabilirken, ülkeler 30 yıl önce verdikleri sözün aksine, kadınlara eşit fırsat sağlamamayı sürdürüyor.

Üstelik cinsiyet eşitliği yasalarının tam olarak uygulanması için gereken sistemlerin yüzde 40'ından daha azı kuulrmuş durumda.

Raporun yazarlarından Antonia Kirkland, "Kadınlar ve kız çocukları, Pekin Platformu ve diğer uluslararası insan hakları taahhütleri kapsamında medeni, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel haklarının tam olarak korunmasını hak ediyor," diyor.

Hiçbir ülke hedefine ulaşamadı, bazı ülkeler geriledi

Rapora göre, Pekin Eylem Platformu'nun 1995'te kabul edilmesinden bu yana kadınlara yönelik yasal ayrımcılığın ortadan kaldırılmasında ilerleme kaydedilmiş olsa da, henüz hiçbir ülke cinsiyet ayrımcılığı öngören yasaları tamamen ortadan kaldırma hedefine ulaşamadı.

Ayrıca, zorlukla elde edilen kazanımlarda da endişe verici bir gerileme yaşandığı, bunun da kadın haklarının, hukukun kendisi de dahil olmak üzere, gerilemesine yol açtığı belirtiliyor.

Gerilemelerin kayda geçtiği konu başlıkları arasında kürtaj hakkı, evlilik içi cinsel şiddet, asgari evlilik yaşı ve kadına yönelik şiddet de yer alıyor. Üstelik Türkiye de gerileme kaydeden ülkeler arasında sayılıyor.

'Türkiye İstanbul Sözleşmesi'nden çıkarak geriledi'

Raporun yazarlarına göre, hükümetlerin Pekin'de imzalanan sözleşme kapsamında kadın haklarını uygulamak için atabileceği somut adımlardan biri uluslararası insan hakları anlaşmalarını onaylamak.

4 Temmuz 2021 Pazar günü İstanbul'da hükümetin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararına karşı düzenlenen protestoya katılan kadınlar
4 Temmuz 2021 Pazar günü İstanbul'da hükümetin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararına karşı düzenlenen protestoya katılan kadınlarEmrah Gurel/Copyright 2021 The AP. All rights reserved.

Türkiye de bu kapsamda 2011'de İstanbul'da düzenlenen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nde uluslararası bir sözleşmenin imzacısı olmuştu. Genellikle kısaca "İstanbul Sözleşmesi" diye anılan bu belge (resmi adıyla Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi), kadınları şiddetten korumak ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak amacıyla hazırlanan uluslararası bir insan hakları sözleşmesiydi. Sözleşmeye Avrupa Konseyi'ne üye 46 ülkeden 45'i ve Avrupa Birliği imza atmıştı.

Ancak Türkiye, 2021'de Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesi'nden çekildiğini duyurmuştu. Hükümet yetkilileri, sözleşmenin "toplumsal değerlerle uyumlu olmadığını" ve bazı maddelerinin aile kurumunu zayıflattığını iddia etmişti.

Raporda ise Türkiye'nin bu hamlesi, kadın haklarına yönelik yasal düzenlemeler açısından bir gerileme olarak değerlendiriliyor. Türkiye'nin yanı sıra, benzer uluslararası anlaşmalara katılmayan ülkeler arasında ABD, Hindistan, Çin ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, İran, Niue, Palau, Tonga, Somali ve Sudan da yer alıyor.

Evlilik yaşı, kürtaj, ev içi şiddet ve diğer alanlardaki gerilemeler

Raporun kürtaj tartışmaları başlığında ABDPolonya ve Dominik Cumhuriyeti'ndeki yasal değişiklikler masaya yatırılıyor. 2022'de ABD Yüksek Mahkemesi'nin verdiği karar sonucunda, yaklaşık 50 yıldır geçerli olan anayasal kürtaj hakkının sona erdirilmesi bu başlıktaki en önemli örneklerden biri. Bunu Polonya'da fetüste kusur veya tedavi edilemez hastalık olması durumunda kürtaja izin veren yasal düzenlemenin 2021'de iptal edildiği karar izliyor. Böylece Polonya'da gebeliği sonlandırmak, hamile kişinin hayatını veya sağlığını tehdit etmediği ya da tecavüz ve ensest söz konusu olmadığı sürece tamamen yasak hale gelmişti.

Rusya'da 2022'de LGBTQ+ ilişkilerine getirilen yasağın ardından 2024'te 'çocuksuz yaşam tarzının' teşvik edilmesini yasaklayan "anti-propaganda" mevzuatının kabul edilmesi de yasal alanda bir gerileme olarak değerlendiriliyor.

Dominik Cumhuriyeti'nin de kürtaj yasağını uygulamaya devam ettiği, aynı zamanda evlilik içi cinsel şiddete yönelik cezaları düşürdüğü ve bu davranışı tecavüz olarak adlandırmak yerine "rızaya dayanmayan cinsel aktivite" diye etiketleyen bir yasa tasarısını geçirmeye yaklaştığı belirtiliyor.

Dünyanın en yaşlı kadın kuaförü, emekli olmayı düşünmediğini açıkladı Dünyanın en yaşlı kadın kuaförü, emekli olmayı düşünmediğini açıkladı

Gambiya'da kadın sünnetini engelleyen bir yasaya karşı tasarı sunulduğu bildirilirken, Irak'ta asgari evlilik yaşını düşürmeyi öneren bir yasa tasarısının, Ocak 2025'te Temsilciler Konseyi tarafından onaylandığı hatırlatılıyor.

Kadına şiddete yönelik yasaları gevşeten ülkeler arasında ise Bolivya önde geliyor. Ülkede kadına şiddete karşı yasal korumaları değiştirmek ve zayıflatmak üzere bir dizi yasa tasarısı masada.

Arjantin'de Kadın Bakanlığı, cinsiyete dayalı şiddet politikalarına yönelik ciddi bütçe kesintileri getirirken, Güney Kore ilgili bakanlığı tamamen kaldırmayı planlıyor.

İstanbul Sözleşmesi'nden çıkan Türkiye de bu başlıkta değerlendiriliyor.

Bir Taliban militanı, Afganistan'ın başkenti Kabil'de bir insani yardım için bekleyen kadınların başında nöbet tutuyor, 23 Mayıs 2023
Bir Taliban militanı, Afganistan'ın başkenti Kabil'de bir insani yardım için bekleyen kadınların başında nöbet tutuyor, 23 Mayıs 2023AP Photo

Afganistan'da ise Taliban'ın iktidarı ele geçirmesiyle birlikte katı kısıtlamalar getirildiği; kadınların ve kız çocuklarının kamusal hayata, eğitime ve işe katılımının büyük ölçüde yasaklandığı hatırlatılıyor.

Açıkça cinsiyet ayrımcılığı yapan yasalar

Öte yandan açıkça cinsiyet ayrımcılığı öngören yasalar da birçok ülkede varlığını sürdürüyor. Bu ülkelerin başında SudanSuudi Arabistan ve Yemen geliyor.

Örneğin Suudi Arabistan yasaları uyarınca kadınların eşlerine "makul düzeyde itaat etmesi" gerekiyor. Ayrıca bu yasalar erkeklere eşleriyle "cinsel ilişkiye girme hakkı" tanıyor. Buna göre bir eş "meşru bir mazeret" olmaksızın cinsel ilişkiye girmeyi veya kocasıyla seyahat etmeyi reddederse, ondan mali destek alma hakkını kaybedebiliyor.

Ayrıca erkekler eşlerini koşulsuz ve tek taraflı olarak boşayabilirken, kadınlar boşanma için mahkemeye başvurmak zorunda. Üstelik Dünya Bankası'na göre Suudi Arabistan, kadınlar ve erkekler için farklı boşanma kurallarına sahip 45 ülkeden sadece biri.

Bahamalar ve Hindistan'da ise evlilik içi tecavüze de izin verilirken, Kuveyt ve Libya'da bir tecavüzcü, mağdurla evlenerek cezadan kurtulabiliyor.

Çeşitli ülkelerde kadınların banka hesaplarına, kredilere ve aile işletmelerinde kendi emeklerinden yararlanma olanaklarına erişimini kısıtlayan yasalar da var. Örneğin, Kamerun'daki bir erkek, eşinin tüm kişisel mallarının yönetimini kontrol edebiliyor ve eşinin onayı olmadan ortak mallarını satabiliyor veya ipotek edebiliyor. Şili'de de kadınlar benzer ayrımcı kurallarla karşı karşıya.

Dünya Bankası, 139 ülkede halen çocuk evliliğini yasaklayan yeterli mevzuatın bulunmadığını belirtiyor. Örneğin ABD'nin çocuk evliliğine karşı federal bir yasası yok ve 37 eyalet halen bu uygulamaya izin veriyor. BangladeşMaliPakistan ve Tanzanya da çocuk yaşta evliliğe izin verilen ülkeler.

İlerleme kaydeden ülkeler

Raporda, cinsiyet ayrımcılığı yasalarını değiştirme veya yürürlükten kaldırma konusunda ilerleme kaydeden birkaç ülke de vurgulanıyor. Bunlar arasında şunlar yer alıyor:

Zambiya: 2023'te çıkardığı yasayla ülke evlilik yaşını istisnasız 18 olarak belirlemişti.

Kolombiya: 2024'te ülke asgari evlilik yaşını istisnasız 18 olarak belirleyen yeni bir yasa çıkarmıştı.

Sierra Leone: 2023'te işyerinde cinsiyete dayalı ayrımcılığı yasaklayan bir yasa ve 2024'te çocuk evliliğini yasaklayan bir yasa çıkarmıştı.

Özbekistan: 2023'te cinsiyete dayalı şiddete karşı bir yasa çıkarmış ve diğer ilerici hükümlerin yanı sıra ekonomik tacizi ve psikolojik şiddeti tanımıştı.

Ürdün: 2023'te kadınların endüstriyel işlerde çalışmasına ilişkin kısıtlamaları kaldırmıştı.

Azerbaycan ve Umman: Kadınların tehlikeli kabul edilen işlerde çalışmasına ilişkin kısıtlamaları kaldırmıştı.

Umman: Ücretli doğum iznini 50 günden 98 güne çıkarmış, yedi günlük ücretli babalık izni getirerek hamile çalışanların işten çıkarılmasını yasaklamıştı.

Güney Afrika: Mahkeme, 2023'te doğum yapan annelere dört ay doğum izni ve babalara sadece 10 gün ebeveyn izni veren yasal izin hükümlerinin anayasaya aykırı olduğuna karar vermişti.

Singapur: 2019'da Ceza Hukuku Reform Yasası'yla evlilik içi tecavüz için dokunulmazlığı kaldırmıştı.Euronews