1967 yılında piyano ile konservatuara başladığını söyleyen Kerem Görsev MAG'a özel açıklamalarda bulundu."1972 yılında devlet konservatuarı açılınca, oraya geçtim; beş sene keman çaldım, üç ya da dört sene de viyola çaldım" ifadelerini kullanan Görsev sözlerine şöyle devam etti: "Piyanoyu hiç bırakmadım. Enstrümanların amiral gemisidir piyano. Görsel olarak da duyumsal olarak da ritmik olarak da beni çok etkileyen bir alet. Dünyadaki bütün efsanevi caz piyanistlerini de dinledikten sonra zaten bu aletin başka bir ruh yapısına sahibi olduğunu hissediyorum, düşünüyorum."
Türk kültürünü ve müziğini eserlerine nasıl yansıttığını da aktaran Görsev "Bir Türk müzisyen olarak, benim eserlerime pek yansıyor diyemem. Yüzde beştir belki ama bu işleri yapan başka Türk müzisyenler var. Ben klasik müzik eğitimli olduğum için hep klasik müzikle cazın iç içe geçtiği konseptlerde, büyük senfoni orkestralarıyla yapıyorum, yaylılarla yapıyorum, triolarla yapıyorum. Hissettiğin notayı basarsan samimi olur, hissettiğin müziği çalarsan sahneden daha samimi bir duygu verirsin. Sahne zaten bir müzikal, bir pandomimdir. Ne hissediyorsan onu yapacaksın. Ben hissettiğim ve inandığım müziği çalıyorum. Türk müziğini kötülemek diye bir şey yok, onu dinlersin tabii" ifadelerini kullandı.