SON DAKİKA

Surlariçi Şehir Müzesi’nde Kıbrıs’ın geçmiş kültürünü günümüz ile birleştiriyor

Kıbrıs kültürünü ve sanatını tek çatı altında buluşturan Surlariçi Şehir Müzesi, koleksiyonlarını zenginleştirmeye devam ediyor. Ziyaretçilerini, kendisi de tarihin önemli bir simgesi olan Girne Kapısı’nın hemen karşısında ağırlayan Surlariçi Şehir Müzesi, arkaik dönemi de kapsayan antik çağlarda Kıbrıs’ta kullanılan heykelcik ve figürlerden alınan ilhamla hazırlanan seramik eserlerle adanın geçmiş kültürünü günümüz ile bütünleştiriyor.

Yakın Doğu Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi öğretim görevlisi Selçuk Yalovalı’nın imzasını taşıyan seramik eserler, Surlariçi Şehir Müzesi koleksiyonundaki yerini alarak ziyarete açıldı.

Antik çağlarda kullanılan figürler ve heykelcikler, geçmiş kültürlerin önemli bir parçasını temsil ediyor. Geçmişleri 4 bin yıla kadar uzanan bu eserler, Kıbrıs’ın o dönemdeki yaşam tarzını, inanç sistemlerini ve sanatsal ifadelerini yansıtıyor. Aynı zamanda geçmiş medeniyetlerin estetik anlayışını ve düşünce yapılarını anlamamızı sağlıyor.

Surlariçi Şehir Müzesi’nde ziyarete açılan eserlerde imzası bulunan Selçuk Yalovalı da eserleri ile geçmişin değerlerini ve tarihini günümüze taşıyarak, Kıbrıs’ın kültürel mirasının önemine vurgu yapmayı amaçladığını söylüyor.

Geçmişi bugüne taşıyan eşsiz bir koleksiyon!

Selçuk Yalovalı’nın Kıbrıs’ın geçmişinin izlerini taşıyan ilk eseri milattan önce 1.450 – 1.200 yıllarına tarihlendirilen ve Lefkoşa’nın Agia Paraskevi bölgesinden çıkarılan bir eserden ilham alıyor. Yalovalı, kucağında bebek tutan kuş yüzlü çıplak bir kadın figürininden esinlenerek amorf biçiminde bir seramik esere dönüştürüyor. Eserde, kulağında büyük halka küpeler olan kucağında bebek tutan kuş yüzlü çıplak kadın ve geri planda onu saran Kıbrıs başakları görülüyor. Selçuk Yalovalı, eserinde kullandığı motif ve geometrik şekilleri ise figürinin yapıldığı döneme sadık kalarak oluşturdu.

Selçuk Yalovalı, koleksiyonda yer alan bir diğer eserinde ise yine Lefkoşa’nın Agia Paraskevi bölgesinden çıkarılan bir silindir mühürden esinleniyor. Milattan önce 14. yüzyıla tarihlenen bu silindir mührün ortasında tanrı veya tanrıça olabileceği düşünülen oturur vaziyette bir figür görülüyor. Elbisesi uzun fırfırlı veya desenli bir şekilde görünen bu figür, bir eliyle de kafası kartal, gövdesi aslan olan bir “grifin”i kuyruğundan tutuyor. Etrafında kanatlı doğa üstü yaratıklar veya aslanlar tasvir edilmektedir. Yalovalı da eserinde kullandığı figürleri, yine o döneme ait olan geometrik şekiller ve motiflerle yeniden yorumluyor.

Balık avlayan bir kuşun simgelendiği seramik eser de koleksiyonun çarpıcı eserlerinden. Yalovalı’nın bu eserine ilham veren figür milattan önce 750-600 yıllarına denk gelen 1. Arkaik döneme ait bir vazodan ilham alıyor. Yalovalı’nın seramik üzerinde oluşturduğu kompozisyonda da ağzında bir balık tutan balıkçıl bir kuş figürü yer alıyor. Etrafindada o döneme ait balık motiflerinden esinleniyor.