Tükenmişlik kendisini yüksek binaların arasında artık sıkışmış hisseden bir beyaz yakalıda gösterebileceği gibi yeni doğum yapmış bir annenin, lise çağında bir çocuğu eğitmeye çalışan bir öğretmenin, partneriyle ilişkisinde problemleri olan bir bireyin ya da yüzlerce çalışanı olan bir şirket sahibinin zihninde de gösterebilir.
Fiziksel ve zihinsel bitkinlik hali, sahip olunan sorumluluktan çekinme ve kaçma, öfke ya da sinirlilik duyguları tükenmişliğin temel belirtileridir. Bazen durum o kadar ciddileşir ki kişiler (özellikle bakım verenler ve hizmet sektörü çalışanları) sorumlu oldukları kişilere ve işe dair tutkularını, şefkatlerini ve isteklerini kaybetmiş gibi hissederler. Artık işinizi etkili bir şekilde yapamayacağınızı hissetmek de tükenmişliğin sinyali olabilir.
Bunun yanında kişiler yaşadıkları günlük stresi tükenmişlik duygusundan ayırt etmekte zorlanabilirler. Tanım olarak tükenmişlik, sanki iyileştirilemezmiş gibi hissedilen uzun süreli ve müdahaleye aç bir deneyimdir. Stres kısa süreliyse veya belirli bir hedefe bağlıysa genelde zararlı olmamakla birlikte kişiyi motive eden bir durum bile olabilir. Fakat bu bahsettiğimiz stres hiç bitmiyorsa ve boşluk, ilgisizlik ve umutsuzluk duygularıyla birlikte geliyorsa, bu tükenmişliğin göstergesi olabilir.
Psikolog Duru Erdem,'' Tükenmişlikle mücadelenin en kilit noktası kişinin bu konudaki kabulü ve kendine güveni, sorun odaklı düşünme becerisini geliştirmesi ve tükenmişliği hangi alanda yaşıyor olursa olsun o alandaki sınırlarını gözden geçirmesidir.Bireylerin kişisel sınırları, aşırı esnek ya da aşırı katı olduğunda, çevresindeki olumlu veya olumsuz etkilerle uyum sağlamakta zorlanabilir. Bu durum, kişinin tükenmişlik hissi yaşamasına neden olabilecek önemli bir faktör olabilir.'' dedi.