Yaklaşık bir ay önce Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu Bursa'ya çeşitli etkinlikler için gelmişti.
Sabah Merinosta STK temsilcileri ve muhtarlar ile kahvaltıda bir araya geldikten sonra Almira Otel'de basın mensupları ile bir araya gelmişti.
Siyaset her geçen gün farklı bir şekil alıyor fakat AK Parti ortağı MHP siyasette ki lig liderliklerine devam ediyorlar.Ali Babacan Parti'den ayrılsa da Ahmet Davutoğlu AK parti'den ayrılsa da iktidar güç kaybetse de liderliğini kaybetmiyor.
Bunun şifreleri neler peki?
Bir şekilde siyasette ki ömrü konsolide eden bir anlayışı görüyoruz iktidarın yaptığı stratejiler de mesela Davutoğlu ayrılınca oylar CHP ye gitmiyor, Ali Babacan'ın tabanında seküler ve muhafazakar kimlikteki siyasetçileri CHP'ye kaptırmıyor. Artık CHP'ye oy veren muhafazakarları da görmeye başladık.CHP'nin, Mehmet Bekaroğlu, Abdullatif Şener gibi siyasetçileri kendi bünyesine aldıktan sonra da bir değişim yaşanmıştı.
Bursa'daki son büyükşehir seçimin de iktidara kızan muhafazakar bir kesim CHP'ye oy vermişti bu da bunun Bursa belgesi.
Amerika Birleşik Devletlerinde 1739-1799 ilk başkan George Washinton'dan bu yana iki bloklu bir siyaset süreci yaşanıyor.
En azından bizim jenerasyonumuzda Ronald Regan'dan aşağı doğru inin George H. W. Bush'u saymayın bu iki isim Cumhuriyetçi sonrasına bir bakın; Bill Clinton Demokrat, George W. Bush Cumhuriyetçi Obam Demokratçı Trump ise Cumhuriyetçi.
En son ki seçim de bile Joe Biden Demokrattı ve Cumhuriyetçi Trump seçimi kazandı yani bir demokratlar bir cumhuriyetçiler seçimi kazanıyor.
Türkiye'deki siyaset anlayışı ise bundan çok farklı
Adana mülakatı olarak bilinen Mersin de bir tren de BirleşikKrallık Başkanı Churcill ile Türkiye Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile yapılan bir görüşme de '' Çok partili'' sisteme geçişin ilk temelleri atılmıştı.Tabii ki bunun perde arkası var klasik olarak '' Dış Güçler'' adını verdiğimiz baron ülkelerin dünya da her ülkeye el atarak küresel güç oluşturup kendi inisiyatiflerine göre siyaseti belirlemek için her şeye burunlarını soktukları gibi Türkiye'yi de de bu manada tek partili sistemi çok kontrol edemedikleri için İnönü üzerinden sistemi değiştirdiler!
Belge:
''10 Mayıs 1946 tarihinde toplanan II. Olağanüstü Kurultay'da İsmet İnönü Milli Şef ve Değişmez Genel Başkan unvanlarını üzerinden attı. Tek dereceli çoğunluk esasına dayanan seçim kanunu kabul edildi.''
Dolayısıyla o gün bugündür Türkiye'de çok partili siyaset hayata geçirildi.
Bugünkü İktidar ise bunu çok iyi kontrol ediyor...
Türkiye'de siyasetteki kutuplaşmanında bazı dengeleri var bunu teraziye koyup iyi tartarak, Davutoğlu ayrılsa da, Ali Babacan ayrılsa da İYİ parti kurulsa da seçmen CHP'ye gitmiyor ve AK Parti de oylar düşse de liderliğini TBMM'deki çoğunluğu ile devam ettiriyor.
Bu hep böyle de devam edecek gibi görünüyor...
Yavuz Ağıralioğlu'na bir sorum oldu?
İktidarın en önemli güç göstergeleri şöyle oluyor dedim. İki sebepten dolayı AK parti gücünü muhafaza ediyor.
Birincisi, Recep Tayyip Erdoğan'a olan inanılmaz sevgi hatta bu sevgi bazen haddini bile aşıyor bir kural vardır ''Helal hedefe helal yolardan gidilir'' fakat bu bazen her yol mübahtır mantığına göre hareket ediyor.
Diğeri ise iktidar yine seçmeni konsolide etmek için STK ve bazı siyasi oluşumları da kendi kontrolü altına alıyor.
Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nu dahil etti.
Sinan Oğan'ı dahil etti...
Fatih Erbakan'ı TBMM'ye girme uğruna Cumhurbaşkanlığı adaylığı'ndan çekildi
Meral Akşeneri'de kontrol ettiği gibi..
Peki Sayın Ağıralioğlu siz de bu sistemin devamı mısınız?
Ağıralioğlu kısaca yazayım şöyle cevap verdi: '' Milliyetçiler vizyonundan uzaklaştı, Muhafazakarlar yozlaştı, Solcular ise ilke ve prensiplerinden taviz verdiler'' dedi cevap çok güzel ve adeta CUK deriz ya öyle oturdu.
fakat...
Sıkıntı şurada sizin bahsettiğiniz siyasetçi profili devam ediyor ve bu anlayışa göre, size katılacak olan ''Yozlaşan Muhafazakarlar, Vizyondan uzaklaşan Milliyetçiler ve İlkelerinden uzaklaşan solcular''
Peki size soruyorum?
Allah yeni bir toplum mu yarattı ve onlarla siyaset yapacaksınız! bu sadece seçmen nezdin de değil yönetici pozisyonunda ki siyasetçiler içinde geçerli.
Doğru mu değil mi?