Bu ailenin son ve en güçlü temsilcisi olan Çandarlı Halil Paşa, özellikle II. Murad ve Fatih Sultan Mehmed dönemlerinde devleti fiilen yöneten kişi konumundaydı. Ancak Halil Paşa’nın güçlü konumu, genç sultan için büyük bir tehdit haline gelecekti.
Osmanlı’da “Devlet içinde devlet” Dönemi
Halil Paşa, sadece siyasi değil, ekonomik olarak da olağanüstü güçlüydü. Öyle ki Venedik’le kendi adına ticari anlaşmalar yapacak kadar bağımsız bir hazineye sahipti. Bu güç, onun Osmanlı sarayında devlet içinde devlet konumuna yükselmesine neden olmuştu.
İstanbul’un Fethine Karşı Çıkışı
Tarihte dönüm noktası olan İstanbul’un fethi, Halil Paşa'nın sonunu getiren sürecin de başlangıcı oldu. Fatih Sultan Mehmed’in kuşatma kararına Haçlı Seferi riski ve Venedik donanması tehdidi gibi gerekçelerle karşı çıkan Halil Paşa, görünürde devletin güvenliğini savunuyordu. Ancak tarihçiler, asıl nedenin fethin Mehmed'e sağlayacağı büyük prestijden duyulan endişe olduğunu belirtiyor.
Fatih’in Gücünü Pekiştirme Hamlesi
29 Mayıs 1453’te İstanbul’un fethi gerçekleşince, genç sultan bu büyük zaferin verdiği güçle sarayda temizlik başlattı. Fatih Sultan Mehmed, Halil Paşa'yı Bizans'tan rüşvet almakla suçlayarak görevden aldı ve kısa sürede idam ettirdi. Bu olay, sadece Halil Paşa’nın değil, yüzyıllık Çandarlı ailesinin Osmanlı’daki etkisinin de sonu oldu.
Sonuç
Çandarlı Halil Paşa’nın idamı, Osmanlı tarihinde sarayın mutlak gücünü pekiştiren, bürokratik aristokrasinin sona erdiği bir dönüm noktasıdır. Bu gelişme aynı zamanda Fatih Sultan Mehmed’in nasıl bir merkeziyetçi imparatorluk inşa ettiğinin de ilk somut adımı olarak tarihe geçti.