Birkaç gün önce Ülkemizde ve tüm Dünya’da Dünya kadınlar günü’nü kutladık. Televizyon, radyo ve gazetelerde bugünle ilgili haberler yapıldı. Bazı sivil toplum kuruluşlarının da katıldığı, kadınların sesini duyurmak için çaba gösterdiği bir kadınlar gününü daha kutladık.
8 Mart gününde bir çoğumuz çevremizden, kadınlar günü bir gün değil, her gün kutlanmalı sözünü duymuşsunuzdur. Bugünde güzel hediyeler almışsınızdır. Peki kadınlar gününü neden kutluyoruz? Ülkemizde ilk kez 1921 yılından beri kutlamaya başladığımız bu günün hikayesi nedir? Farklı kaynaklardan yaptığım araştırmalar sonucunda ulaştığım bilgiye göre; Tarihler 8 Mart 1857 senesini gösteriyordu. O dönemde, New York’ta bir dokuma fabrikasında 40 bin işçi çalışma şartlarının daha iyi hale gelmesi için greve başladı.
Fakat devlet güçleri bu greve engel olmak için işçilere saldırdı. Ardından işçiler fabrikaya kilitlendi. Tek istedikleri çalışma koşullarının daha iyi şartlarda olmasıydı. Fabrikada bir yangın çıktı ve 129 kadın işçi bu yangın sonrasında hayatını kaybetti. Yıllarca sadece ölen bu 129 kadın anılıyordu. 59 yıl sonra Danimarka’da gerçekleşen Uluslararası Sosyalist Kadınlar konferansında bu günün Dünya Kadınlar günü olarak kutlanması teklif edildi. 10 yıl sonra da günün adı “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak anılmaya başladı.
Her ne kadar kadınlar iş dünyasında yer almaya başlasa da, hala kadın çalışan sayısı erkek çalışanların sadece üçte biri kadardır. Gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde kadın hakları konusunda olumlu gelişmeler yaşansa da, henüz eşitliğin sağlanamadığı ve erkek egemenliğinin baş gösterdiği gerçeğinide görmezden gelemeyiz. Neden hala biz kadınlar eşitlik için çaba sarf ediyoruz? Kadın cinayetlerinin sona ermediği, erkek şiddetinin azalmadığı, sokaklarda güvenle dolaşamadığımız, iş yerlerinde istismarlara uğradığımız, eğitim haklarımızın elimizden alındığı, sen kadınsın sokakta sesli gülemezsin sözlerini işittiğimiz, akşamları dışarı çıkamadığımız. Hangi kıyafeti giyeceğimize bile karar veremediğimiz biz kadınların , kaç çocuk doğuracağına bile başkalarının karar verdiği bir coğrafyada yaşıyoruz .Kadınların kendi içinde bile açık , kapalı diye sınıflandırıldığı bir dünyada kadın haklarını kutlamaya çalışıyoruz. Çokta karamsar olmak istemiyorum ama maalesef bir çok kadının maruz kaldığı bu durumları da göz ardı edemiyorum.
Kadınların daha çok yüzünün güldüğü, daha çok sevildiğini hissettiği, başarılarının göz ardı edilmediği, sesini duyurmak için ayrıca çaba göstermek zorunda kalmadığı, iyiliğin çoğaldığı, umutlarının her geçen gün arttığı bir dünyada kadınlar gününü kutlamak istiyoruz…