Fatih Sultan Mehmed, Memlükler üzerine sefere çıkmak üzere 27 Nisan 1481’de İstanbul’dan ayrıldı. Ancak hareketinden önce rahatsız olduğu kaynaklara yansımıştır. Üsküdar’a geçtikten sonra hastalığı daha da arttı ve at sırtında ilerleyemeyecek duruma geldi. Bu nedenle arabayla yola devam etti. Kısa süre sonra Tekir Çayırı veya Hünkâr Çayırı olarak bilinen bölgede sefere çıkışından yalnızca yedi gün sonra, 4 Mayıs 1481'de vefat etti.
Ölüm Nedeni: Nikris Hastalığı mı Zehir mi?
Tarihi kaynaklar Fatih’in ölüm sebebini "nikris" (gut hastalığı) olarak belirtir. Nikris, eklem ağrılarıyla seyreden, ciddi bir metabolik hastalıktır. Ancak bazı tarihçiler ve arşiv belgeleri, zehirlenmiş olabileceğini de öne sürer. Özellikle Veziriazam Karamanî Mehmed Paşa’nın kısa süre sonra öldürülmesi ve Fatih’in ölümünün 11 gün boyunca saklanması, zehirlenme şüphesini artırmıştır.
Ölüm Sonrası Skandal: Cesedin Kokması
Fatih’in naaşı ölümünden sonra İstanbul’a gizlice getirildi. Ancak cesedin mum ışığıyla bile aydınlatılmaması, gerekli tahnit işlemlerinin yapılmaması ve cesedin kokması büyük bir skandala dönüştü. Baltacılar Kethüdası Kasım’ın yazdığı belgeye göre, cesedin içi daha sonra temizlenip mumlarla aydınlatılmış ve geçici olarak tahnit edilmiştir.
Taht Mücadelesi Gölgesinde Bir Ölüm
Fatih’in ölüm anında oğulları Bayezid ve Cem Sultan farklı bölgelerde valilik yapıyordu. Tahta kimin geçeceği bilinmediği için ölüm uzun süre gizli tutuldu. Bu esnada sarayda büyük bir iktidar boşluğu ve entrika havası hâkimdi.
Sonuç
Fatih Sultan Mehmed’in ölümü tarihçiler arasında hâlâ tartışmalı bir konudur. Nikris nedeniyle mi yoksa siyasi bir zehirlenme sonucu mu öldüğü net olarak bilinmese de, ölümü sonrası Osmanlı’da taht mücadelesi kızışmış, imparatorluğun kaderi bir süre belirsizlik içinde kalmıştır.