Fransız ihtilalinin Kamu Diplomasisine etkileri..11 Eylül saldırıları sonucu kamu diplomasisi üzerine geliştirilen politikalar..
Çok zamandır merak ettiğim bir konu vardı ki bu dersi işlerken karşıma çıktı.
Bu kavram tarihi itibari ile 17 yy. da başlayan bir süreç hatta bir kaynakta, "Fransız ihtilali"nin de bu sürece çok katkısı olduğu yazıyor.
Çünkü Fransızlar ihtilal'den sonra, köklü reformlar yapıyor ,adeta evrim geçiriyorlar dersek yeridir.
Kitaplar yaygınlaştırılıyor ailelerin çocukları eğitim için ciddi mânâda teşvik ediliyor tam bir enformasyon atağı başlıyor.
Dünya da kamu diplomasisine geçişi şöyle yorumluyorum, "Soğuk Savaş" sonrası artık gerçek savaşın; eğitimde,kültürde yani " beyin savaşında" olduğu açık bir gerçek.
Praglı ünlü Romancı Frans Kafka boşuna mı söylemiş, "Beyinleriniz savaşsın isterdim, ama görüyorum ki silahsızsınız bayım."
Türkiye de bu süreç nasıl işliyor ona geçmeden önce, ABD'nin yine 11 Eylül saldırısından sonra kamu diplomasisi'nde öyle bir atağa geçiyor ki, sonuçları; duyusal,zihinsel ve sezgisel algılarınızı altüst ederek bastırıyor ve sonunda, "Evrensel terör" kavramını enformasyon ile dünyadaki tüm ülkelere işliyorlar.
Dahası var...
11 eylül saldırısında ölenlerin etnik kimliklerinin çeşitliliği algısı,yine orada yaşayan müslümanlar için, "İslamic in the us" ve " Müslim life in America" diye bir internet sitesi yapılarak ABD'nin yaşanılması gereken bir ülke, ekonomik kayıp yaşanmasına engel oluyor.(filmler,müzikler vb.)
Yine çok daha somut bir örnek vermek istiyorum, benim hergün takip ettiğim BBC'nin 43 dilde yayın yaptığını biliyor muydunuz? Daha bitmedi, 150 milyon hedef kitleye ulaşıyor alın size algı daha kurumsal bir dil ile kamu diplomasi faaliyeti örneği.
Tabii ki birçok ülkenin bu bağlamda kurduğu enstitüler var sayısız ülkede faaliyet yürüttüğü.
Kamu diomasisi; bilgi paylaşımı,dil kültür yayma hamleleri Türkiye de ne ara başladı.
Mevcut siyasi iradeyi temsil eden AK partinin birçok yönetimsel anlayışını pek beğenmesemde fakat, en iyi icraatı ne diye sorarsanız, 2010 yılında hayata geçirdiği kamu diplomasisi çalışmasıdır diye tarihe not düşerim.
1990 da kurulan TİKA ve daha öncesinde ise Yunus Emre Enstitüsü ve 2010 yılında açılan Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı da kamu diplomasisisinin diaspora diplomasisini yürütmeye başlamıştı.
Avrupa da uluslararası bir tv nin CEO su adaşım Erdal ağabeyim, Abdullah Eren'in bu kurumu çok iyi temsil ettiğini ifade etmişti.
Bu konunun mikro düzeyde de projelendirilerek çalışmalar yapılmasını arzuluyorum.
(Tümdengelim tümevarım)
Başta Dışişleri olmak üzere Içişleri Bakanlığı konunun sahipleridir.
Selametle efendim.